Yapay zeka çağında eğitim – 1

Lale Akarun
Yapay zeka çağında eğitim – 1

Yapay zekanın teknolojik bir kırılma ortaya koyduğunu, mevcut işlerin çoğunluğunu etkileyeceğini artık herkes kabul ediyor. Yapay zekadan beklenen, verimliliği artırması. Yapay zekayı kullananlar daha verimli olacak. Bu ne demek? Bir çalışan, iki, üç katı iş çıkaracak. Yalnız bunun için yapay zekayı iyi kullanabilen çalışanlar gerek; bunun için iş gücünün yeniden eğitilmesi gerek. Bu süreç, gelişmiş ülkelerde başladı bile: İleri yaşta kişiler emekli olurken, orta yaşta olanların hizmet içi eğitim programları ile yapay zeka teknolojilerine uyumu sağlanıyor.

Öte yandan, yapay zeka teknolojilerini geliştirmek demek, yeni işler demek. Bu sektörlerde de istihdam yaratılacak. Ancak yeni mezunların, bu teknolojilere hakim ya da bu alanda teknoloji geliştirebilecek çalışanlar olması bekleniyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, 2020 yılında, yarım milyon bilgisayar mühendisine ihtiyaç varmış; oysa üniversitelerden sadece yetmiş bin bilgisayar mühendisi mezun olmuş. 2021 yılında yazılan bir raporda, bir yılda üniversitelerden mezun bilgisayar mühendisi sayısının yüz elli bine çıkarılması hedeflenmiş.

Sağlam matematik eğitimi şart


Gazetelerde “yapay zeka yeni meslekler doğuracak, robot eğitmeni, drone pilotu” diyen yazılara aldırmayın. Yapay zeka ve veri bilimi, matematiğe, bilgisayar mühendisliğine dayalı sahici meslekler. Sağlam bir matematik eğitimi üzerine üniversite eğitimi gerektiriyorlar. Tüm dünyada bu alanda neler yapılıyor, ona bakalım.

Her şeyden önce, yapay zeka teknolojilerine uyum için algoritmik düşünce, bilgisayar kodlama gibi beceriler gerekiyor. Bu becerilerin sadece mühendisler, matematikçiler tarafından değil, herkes tarafından edinilmesi gerekiyor. Bu alanda en ileri ülkeler, Singapur, Estonya, Birleşik Krallık, bu becerileri on yıldır ilköğretim seviyesinde zorunlu müfredatın parçası olarak veriyorlar. ABD’de durum eyaletten eyalete değişkenlik gösterse de, o kadar ileri seviyede değil; genelde lise seviyesinde bu beceriler veriliyor. Bizdeki durum ise benzer şekilde, karışık: Özel okullarda, lise, ortaokul, hatta ilkokul seviyesinde bu beceriler verilirken, Fen lisesi dışındaki devlet okullarında seçmeli ders olarak, o da çok sınırlı olarak veriliyor.

Algoritmik düşünce becerisi

Her şeyden önce, bilgisayar bilimleri ve yazılım dersleri zorunlu değil, seçmeli. Algoritmik düşünce becerilerinin çok daha erken seviyede, ilköğretimde verilmesi gerekiyor. Oysa giriş dersi dokuzuncu sınıfta (lise bir dediğimiz sınıf) ve sadece haftada bir-iki saat veriliyor. Daha sonraki yıllarda ise haftada iki saatte, programlama, web programlama, robot programlama, mobil programlama gibi çeşitli programlama derslerinin yanı sıra, yapay zeka dersi de seçmeli olarak alınabiliyor. Haftada iki saatte bu kadar yüklü bir materyalin öğrenilmesinin mümkün olmadığını, üniversite seviyesinde bu konuların çok daha fazla zaman ve kaynak ayırarak öğretildiğini söyleyebilirim.

Tabii ki bilgisayar bilimleri, yazılım ve yapay zekanın gereğince ve ilk öğretimden itibaren öğretilebilmesi, bir kaynak meselesi: Her şeyden önce öğretmen kaynağı, daha sonra bilgisayar, internet bağlantısı gibi kaynaklar. Öğretmen kaynağının daha önemli olduğu ve çok yetersiz olduğu, artırılması için radikal adımlar atılması gerektiği açık. Şu andaki uygulamada, ders seçmeli ve haftada az saat olduğundan, her okulun bir öğretmeni bile yok; bir bilgisayar teknolojisi öğretmeni okul okul geziyor.

Öte yandan, yine de, yapay zeka dersinin, seçmeli olarak bile müfredata girmiş olması olumlu. Olumlu diğer bir gelişme ise, meslektaşım Prof. Dr. Cem Say ve Hisar Eğitim Vakfı okullarının değerli bilişim teknolojisi öğretmenleri Sedat Yalçın ve Bahadır Yıldız tarafından liseler için çok güzel bir yapay zeka kitabı yazılmış olması. Bir sonraki yazılarımda, bu kitabı tanıtacak ve yapay zeka ve veri bilimi eğitiminin geliştirilmesi için ABD’de hazırlanan bir rapordan bahsedeceğim.

Lale Akarun

*Bu yazı, HBT Dergi 408. sayıda yayınlanmıştır.

Lale Akarun