Yüzlerin olmadığı bir dünya

Özlem Kayım Yıldız Y
Yüzlerin olmadığı bir dünya

Yüz, algıladığımız en güçlü görsel uyarandır. Karşılaştığımız insanın yaşı, cinsiyeti ve duygu durumu gibi birçok konuda bilgi verir. İnsanın yüz algılama yetisi diğer objeleri algılama yetisinden çok daha gelişmiştir ve bu durum, insan türünün sosyal bir varlık olmasını mümkün kılar. Bebekler, altı aylıktan itibaren gelişimsel açıdan kritik öneme sahip yüz algılama yetisine sahip olurlar. Bireyler arası önemli değişkenlikler olmakla birlikte, insanın ortalama 5.000 yüzü tanıyabileceği hesaplanmıştır.

Prosopagnozi (prosopopeia, Yunanca “yüz” ve “agnosia”, bilmemek; yüz körlüğü), yüzleri tanıyamamakla karakterize bir çeşit bilişsel bozukluktur. Kişinin kendi yüzü dahil tanıdık yüzleri ve yeni yüzleri algılaması bozulmuştur; buna karşın objeleri tanımakta sorun yoktur ve diğer bilişsel yetiler korunmuştur. Kişi, karşısındakinin başka bir obje değil yüz olduğunu bilir, bununla birlikte o yüze aşina olup olmadığını ya da yüzün kime ait olduğunu bilmez.

Bozukluğun tipik belirtileri 19. yüzyılda bildirilmiş olsa da prosopagnozi terimi ilk kez 1947’de kafa travması sonrası yüz algısı bozulan üç Alman askerinin özelliklerini tanımlamış olan Bodamer tarafından kullanılmıştır.


İnsan beyninde yüz tanımak için özelleşmiş bir beyin bölgesi var mıdır?

Ayrıntılı nörogörüntüleme ve nörofizyoloji çalışmaları, prosopagnozinin nöroanatomik temelleri- nin anlaşılmasını sağlamıştır. Pozitron emisyon tomografi, elektroensefalografi ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme gibi beyin işlevselliğini değerlendiren modern yöntemlerle insan ve primat beyninde yüz algılamaya özelleşmiş bölgelerin var olduğu belirlenmiştir. Yüz algısı, beyindeki görme merkezi olan oksipital lob ve bellekle ilişkili fonksiyonları da üstlenen temporal lobun (lingual ve fusiform giruslar) işlevselliği ile sağlanır.

Nadir bir bozukluk olan prosopagnozi hem gelişimsel olabilir yani doğuştan itibaren var olabilir hem de beyin hasarına ikincil olarak sonradan kazanılabilir. Doğuştan var olan türünde aile öyküsü sıktır ve beyindeki yüz tanıma bölgelerinde birtakım gelişimsel anormallikler sonucu gelişir. Ayrıca inme, travma ve Alzheimer hastalığı gibi bozukluklar, beyindeki yüz tanıma merkezlerinde hasar meydana getirerek prosopagnoziye neden olabilir.

Valentin Riedl’in bol ödüllü kısa filmi Carlotta’nın Yüzü, yüzlerin olmadığı bir dünyada yaşayan ressam Carlotta’nın öyküsünü anlatır. Carlotta doğuştan prosopagnoziye sahiptir ve aynadaki kendi imajını algılayamamaktadır; oto portrelerini yüzüne dokunarak çizer. Carlotta, hayatı boyunca prosopagnozisi nedeniyle sosyal sorunlar yaşamıştır. Prosopagnozinin bilinen bir tedavisi olmasa da durumla başa çıkmaya yönelik öneriler mevcuttur.

Özlem Kayım Yıldız

*Bu yazı, HBT Dergi 409. sayıda yayınlanmıştır.

Özlem Kayım Yıldız